Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türü olmasına rağmen, farkındalık çalışmalarına rağmen birçok yanlış bilgi dolaşımda kalmaya devam ediyor. İnternet, sosyal medya ve kulaktan kulağa yayılan bu şehir efsaneleri, kadınların gereksiz endişe duymasına ya da erken teşhis şansını kaçırmasına yol açabiliyor. Bilimsel araştırmalar, deodorant kullanımı, silikon implantlar, mamografi ya da cep telefonlarının meme kanseriyle bağlantısı olmadığını ortaya koyuyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Genel Cerrah Op. Dr. Kemal Raşa, meme kanseriyle ilgili sıkça merak edilen beş önemli konuyu açıklığa kavuşturdu.
Memede kitle, ağrı, akıntı ve şekil değişikliği meme kanserinin belirtisi midir?
Bu belirtiler doğrudan meme kanseri anlamına gelmez. Memede hissedilen kitlelerin çoğu iyi huylu değişikliklerden kaynaklanır ve fibrokistik yapılar olarak değerlendirilir. Meme ağrısı genellikle kanser belirtisi değildir; aksine çoğunlukla iyi huylu kitlelerle ilişkilidir. Meme başından gelen akıntıların büyük kısmı da iyi huyludur. Ancak akıntı kendiliğinden, yoğun ve kanlıysa ve kitle ile birlikte görülüyorsa kanser riski %20-25’e kadar çıkabilir. Sadece sıkınca gelen, az miktarda, şeffaf veya beyazımsı akıntılar genellikle endişe yaratmaz.
Cep telefonu, mikrodalga fırın gibi elektromanyetik dalgalar meme kanseri riskini artırır mı?
2025 yılına kadar yapılan araştırmalar, cep telefonu kullanımı veya mikrodalga fırına maruz kalmanın meme kanseri ya da diğer kanser türlerinin gelişme riskini artırdığına dair bilimsel bir kanıt olmadığını göstermektedir.
Mamografi gibi radyasyon içeren görüntüleme yöntemleri meme kanseri riskini yükseltir mi?
Mamografi, düşük dozda radyasyon içeren bir görüntüleme yöntemidir. Modern tomosentez cihazlarında alınan radyasyon miktarı oldukça düşüktür ve uzun bir uçuşta ya da doğa yürüyüşünde maruz kalınan radyasyonla neredeyse eşdeğerdir. Yıllık mamografi taramaları sayesinde erken evrede tanı konulmakta ve tedaviyle yüksek oranda sağ kalım sağlanmaktadır. Bu nedenle mamografi, 40 yaş üzeri kadınlar için meme sağlığını korumanın önemli bir adımıdır.
Deodorant kullanımı, koltuk altını jiletle almak veya terlemeyi önleyen ürünler meme kanseri riskini artırır mı?
Bilimsel çalışmalar, antiperspirant deodorant kullanımı, sıkı sütyenler, balenli iç çamaşırları veya terlemeyi engelleyen ürünlerin meme kanseri riskini artırdığına dair hiçbir kanıt sunmamıştır. Memeye uygulanan fiziksel baskı veya toksin birikimiyle meme kanseri geliştiğine dair bilimsel veri bulunmamaktadır.
Meme estetiğinde kullanılan silikon, protez ve implantlar kanser teşhisini zorlaştırır mı?
Günümüzde gelişmiş dijital tomosentez, kontrastlı mamografi ve meme MR’ı gibi yüksek çözünürlüklü görüntüleme teknikleri sayesinde, meme protezleri tümörün görüntülenmesini engellememekte veya zorlaştırmamaktadır. 1960-70’li yıllardaki sınırlı görüntüleme teknolojisi nedeniyle bazı çekinceler olsa da, modern yöntemlerle bu sorun ortadan kalkmıştır.
Sonuç olarak, meme kanseriyle ilgili doğru bilgiye ulaşmak, düzenli kontrolleri yaptırmak ve kendi bedenini tanımak, meme sağlığını korumanın en etkili yoludur.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı